jeudi 28 avril 2011

Chagall'in tabloları gibi

Mon amie Seher a fait la traduction en turc de mon billet sur la lecture du marc de café. Peut-être certains d'entre vous auront plaisir à lire ces quelques mots de turc.

İneklerin çatıların üstünde olduğu ve kişilerle dolup taşan gece göğü, masanın ucuna oturmuş, gözü fincanın dibindeki siyah lekelere yoğunlaşmış olan kadın bize fal baktı. fincan tabağına kapatılmış fincanlarımızdan büyük ya da küçük bir çok kişi ve at başı, kaplumbağa, aslan ya da balık benzeri  bir o kadar da hayvan çıkardı. Bir kez yaz geldiğinde kışın soğuğunu unuttuğumuzdan daha hızlı unutacağımız bir o kadar yaşamımızın olanaklarını temsil eden düşsel dekorlar. Bütün bu garip maddeden, bu değişik evrenlerimizi ele alma biçiminden, bana daha uzun bir süre, bir fincandan çeşmelerin şırıltısı ve su akışlarıyla dolu, çiçeklenmiş ağaçların gölgesinde, hayvanlar kralının gücüyle korunan, balıkların refahı mücdelediği, ev sahiplerinin mutluluğunu ayın gözettiği, mumların sorunları aydınlattığı ve yolların istek ve projelerimizin arasında zigzaglar çizdiği kuşkulu bir dünyanın çıktığını görmenin garip duygusu kalacak yalnızca.

Aucun commentaire: